İçeriğe geç

Sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı ?

Sürekli Bir Şey İsteyen Çocuğa Nasıl Davranmalı?

Sabah işe giderken otobüste ayakta duruyorum. Yan koltukta bir anne, kucağında üç-dört yaşlarında bir çocuk. Çocuk beş dakikada bir aynı cümleyi söylüyor: “Anne alalım mı?”, “Anne isterim”, “Anne hadi ama”. Anne önce sabırlı, sonra sessiz, sonra da etrafına bakıp mahcup bir gülümseme bırakıyor. İstanbul’da yaşıyorsanız bu sahne tanıdık. Ben 29 yaşındayım, bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyorum ve sokakta gördüklerimi ciddiye alıyorum. O an yine aynı soru kafama düşüyor: Sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı?

Bu soru sadece bireysel bir ebeveynlik meselesi değil. Toplumsal cinsiyet, sınıf, eşitsizlik ve görünmeyen baskılarla doğrudan ilişkili.

İstek mi, İhtiyaç mı? Nerede Ayırıyoruz?

Sokakta Gördüğümüz Ama Adını Koyamadığımız Şey

Çocukların sürekli bir şey istemesi genellikle “şımarıklık” etiketiyle geçiştiriliyor. Ama sahada çalışırken şunu öğrendim: Her istek aynı yerden doğmuyor.

Bazı çocuklar oyuncak ister, bazıları abur cubur. Bazıları ise sadece “bakılmak”, “duyulmak” ister.

Sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı? sorusunu sormadan önce şunu sormak gerekiyor: Bu çocuk neden istiyor?

Düşük gelirli bir mahallede yaptığımız bir saha çalışmasında bir anne şöyle demişti:

“Çocuğum markette her şeye bakıyor ama istemeye çekiniyor.”

Başka bir mahallede ise tam tersi bir sahne görmüştüm: Çocuk her rafın önünde durup yüksek sesle talepte bulunuyordu.

İçerik aynı, koşullar farklı. Tepkiler de öyle.

Toplumsal Cinsiyet: Kim Sabırlı Olmak Zorunda?

“Anne Bakıyor, Baba Karışmıyor” Gerçeği

Toplu taşımada, parkta, AVM’de dikkat ediyorum: Sürekli bir şey isteyen çocukla genellikle anne muhatap oluyor. Baba ya telefonda ya da “bir şey olmaz” çizgisinde.

Toplumsal olarak çocukla duygusal yükün büyük kısmı kadınlara bırakılıyor. Sabır, anlayış, sınır koyma, açıklama… Hepsi annenin görevi gibi.

Bu yüzden sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı? sorusu, kadınlar için çok daha yorucu bir soru hâline geliyor. Çünkü davranmakla kalmıyorlar, davranışın sonucundan da sorumlu tutuluyorlar.

Bir keresinde iş çıkışı metrobüste bir baba çocuğa sertçe “Sus artık” dedi. Kimse dönüp bakmadı. Aynı cümleyi anne söylese, bakışların yönü değişirdi. Bu fark, ebeveynliğin cinsiyetli bir deneyim olduğunu gösteriyor.

Sınıfsal Farklılıklar ve Görünmeyen Baskılar

Her “Hayır” Aynı Ağırlıkta Değil

STK’da çalışırken en çok şunu fark ediyorum: “Hayır” demek herkes için aynı değil.

Bazı aileler için “hayır”, pedagojik bir sınır.

Bazıları için ise çaresizlik.

Bir anne bana şunu anlatmıştı:

“Çocuğum istiyor ama alamıyorum. Hayır dediğimde kendimi yetersiz hissediyorum.”

Bu noktada sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı? sorusu sosyal adaletle kesişiyor. Çünkü tüketim kültürü, her çocuğa aynı vaatleri sunuyor ama her aileye aynı imkânları sunmuyor.

Çocuk, reklamlarda gördüğünü istiyor. Ebeveyn, ekonominin gerçekleriyle boğuşuyor. Arada kalan ise çoğu zaman suçluluk.

Çeşitlilik: Her Çocuk Aynı Şekilde İstemez

Nöroçeşitlilik ve Görünmeyen İhtiyaçlar

Bazı çocuklar tekrar tekrar ister çünkü düzen ararlar. Bazıları duyusal olarak uyarılmaya ihtiyaç duyar. Otizmli bir çocuğun ya da dikkat farklılığı olan bir çocuğun “ısrarı”, klasik anlamda ısrar değildir.

Bir etkinlikte tanıştığım bir baba şunu söylemişti:

“Oğlum bir şeyi istediğinde durduramıyor. İnsanlar kötü bakıyor ama bilseler…”

Bu yüzden sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı? sorusuna tek bir reçete yok. Çeşitliliği tanımadan verilen her tavsiye eksik kalıyor.

Günlük Hayatta Ne Yapıyoruz, Ne Yapabiliriz?

Teori Sokakta Test Ediliyor

Kitaplar “sakin olun, sınır koyun” diyor.

Sokak ise bağırıyor, acele ettiriyor, yargılıyor.

Benim gördüğüm kadarıyla mesele şu:

Çocuğun isteğini hemen bastırmak da

Her isteği karşılamak da

uzun vadede işe yaramıyor.

Ama çocuğun isteğini ciddiye almak, isteği yerine getirmesen bile onu duymak fark yaratıyor.

“Şu an bunu alamayız ama seni anlıyorum” demek, “sus” demekten çok başka bir yerde duruyor. Ve bu, çocuğun olduğu kadar yetişkinin de yükünü hafifletiyor.

Sonuç Yerine: Birlikte Düşünmek

Sürekli bir şey isteyen çocuğa nasıl davranmalı?

Bu soru, sadece ebeveynlik tekniğiyle cevaplanamaz. Toplumsal cinsiyet rollerini, sınıfsal eşitsizlikleri, çocukların farklı ihtiyaçlarını ve yetişkinlerin görünmeyen yüklerini hesaba katmadan verilen her cevap eksik kalır.

İstanbul sokaklarında, otobüslerde, iş çıkışlarında gördüğüm şey şu:

Çocuklar bir şey istiyor ama yetişkinler çoğu zaman anlaşılmak istiyor.

Belki de ilk adım, çocuğu susturmak değil; kendimize biraz alan açmak. Çünkü adil, kapsayıcı ve şefkatli bir yaklaşım, önce yetişkinin nefes almasıyla başlıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet yeni adresihttps://partytimewishes.net/bonus veren bahis siteleribetexper güncel