Sokakta Üstsüz Dolaşmak Suç Mu? Toplumsal Cinsiyet ve Adalet Perspektifinden Bir İnceleme
İstanbul’un karmaşasında, sokaklarda gezinirken bazen fark ettiğimiz, bazen görmezden geldiğimiz pek çok sosyal dinamik var. Her gün gözlemlerimle şekillenen bu dinamiklerin en dikkat çekici olanlarından biri, toplumsal cinsiyet ve beden üzerindeki toplumsal baskılardır. Sokakta üstsüz dolaşmak suç mu? Bu soru, sadece bir yasal mesele olmanın ötesinde, cinsiyet eşitsizliği, sosyal adalet ve toplumsal çeşitlilikle ilgili derin anlamlar taşıyor.
Sokakta Üstsüz Dolaşmak: Yasal Çerçeve
Öncelikle, Türkiye’de sokakta üstsüz dolaşmanın yasal bir suç olup olmadığını anlamak önemli. Hukuki açıdan baktığımızda, sokakta üstsüz dolaşmanın genellikle kamusal ahlaka aykırı bir davranış olarak değerlendirildiği söylenebilir. Ancak, bu “kamusal ahlak” tanımı, çoğunlukla toplumun egemen normları tarafından belirleniyor. Bu noktada, özellikle kadınların bedeni ve buna ilişkin toplumdaki algılar üzerine daha fazla düşünmek gerekiyor.
Günümüzde birçok ülkede, özellikle feminist hareketlerin etkisiyle, kadınların bedenine dair tabular sorgulanmaya başlandı. Örneğin, bazı Batı ülkelerinde kadınların üstsüz olarak sokakta dolaşması, erkeklerle aynı haklara sahip olma talebinin bir parçası olarak görülüyor. Ancak, Türkiye’de bu durum hala tabu olmaya devam ediyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini gözler önüne seriyor.
Toplumsal Cinsiyet ve Beden Üzerindeki Baskılar
Sokakta üstsüz dolaşmanın “suç” olarak algılanması, toplumsal cinsiyet rollerinin ve kadın bedenine dair eski kalıpların bir yansımasıdır. Kadın bedeni, tarihsel olarak kontrol altına alınmaya çalışılmış ve toplumun kabul ettiği “doğal” sınırlar içinde tutulmaya özen gösterilmiştir. Bir kadın üstsüz olarak sokakta dolaştığında, toplum bu durumu çoğunlukla “terbiyesiz” ve “saygısız” olarak değerlendirebilir.
Bunun arkasında, kadınların genellikle daha “örtülü” ve “itaatkar” olmaları gerektiği yönündeki tarihsel ve kültürel beklentiler yatıyor. Kadın bedeni, çoğu zaman bir “gizlilik” aracı olarak kullanılır. Oysa erkeklerin üstsüz dolaşması genellikle daha normal karşılanır. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir örneği olarak karşımıza çıkar.
Sosyal Medyanın Etkisi ve Toplumsal Değişim
Bir yandan da, sosyal medyanın etkisiyle toplumsal normlara karşı verilen mücadeleler hız kazandı. Kadınların ve LGBTQ+ bireylerin, bedenlerini özgürce ifade etme hakkı için verdiği mücadeleler, sokakta üstsüz dolaşmanın bir sembolü haline gelebiliyor. Özellikle #FreeTheNipple gibi kampanyalar, dünyada bu tabuyu kırmaya yönelik bir adım olarak öne çıktı. Bu tür hareketler, kadın bedeninin sadece cinsellik ya da nesneleşme aracı olarak görülmesine karşı güçlü bir duruş sergiliyor.
Türkiye’de de benzer tartışmalar zaman zaman gündeme geliyor. Ancak, bu konuda toplumsal farkındalık ve değişim süreci daha yavaş işliyor. Özellikle kırsal bölgelerde ve geleneksel bakış açılarına sahip yerlerde, sokakta üstsüz dolaşmak hâlâ ciddi bir sosyal tepkiye yol açabiliyor. Buna karşın, büyük şehirlerde, özellikle gençler arasında daha fazla hoşgörü ve anlayış görülebiliyor.
Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bakış
Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, sokakta üstsüz dolaşmak, aslında daha geniş bir eşitlik mücadelesinin parçası olarak görülmelidir. Kadınlar, LGBTİ+ bireyler ve diğer toplumsal gruplar, bedenlerini özgürce ifade etme hakkına sahip olmalıdır. Bunun engellenmesi, bireylerin özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına gelir.
Sokakta üstsüz dolaşmak, bir grup için cesaret verici bir hareket olurken, başka bir grup için rahatsız edici olabilir. Bu durum, toplumsal normların ve bireylerin kişisel alan anlayışlarının ne kadar birbirinden farklı olabileceğini gösteriyor. Bu çeşitliliği göz önünde bulundurmak, toplumsal adaletin sağlanabilmesi için önemlidir.
—
İstanbul’da Bir Gözlem: Sokakta Bedenin Politikası
İstanbul’da yaşayan biri olarak, sokakta gördüğüm pek çok sahne, toplumsal normların ne kadar katı olabileceğini gösteriyor. Toplu taşımada, kafelerde veya bir arkadaşımın evinde, bir kadının veya bir erkeğin üstsüz dolaşması genellikle ilginç bakışlar ve bazen alaycı yorumlarla karşılaşıyor. Özellikle yaz aylarında plaj kıyafetiyle dışarıda dolaşan kadınlar, bazen gözlemlerime konu olabiliyor. Hangi durumda birinin rahatsız olup olmadığını kestirmek zor; ama çoğu zaman, kadınların üstsüz olmasından rahatsız olan insanlar, toplumsal normlara sıkı sıkıya bağlı bireyler oluyor.
Günümüzde, özellikle büyük şehirlerde, vücutlar ve bedenler üzerine yapılan sohbetler daha açık hale gelmeye başladı. Çeşitli STK’lar ve kadın hareketleri, bedensel özgürlükleri savunarak, sokakta üstsüz dolaşmanın suç olmaması gerektiğini vurguluyorlar. Bu, bedeni sahiplenme, özgürleştirme ve eşit haklar talep etme anlamına geliyor.
—
Sonuç: Değişen Toplum, Değişen Normlar
Sokakta üstsüz dolaşmanın suç olup olmaması, aslında toplumsal değişimin, cinsiyet eşitliğinin ve sosyal adaletin ne kadar geliştiğini gösteren bir ölçüt olabilir. Günümüzde, toplumsal normlar yavaşça değişiyor ve insanlar, bedenlerini özgürce ifade etme konusunda daha fazla hak talep ediyor. Bu değişim, sadece kadınlar için değil, tüm toplumsal gruplar için önemlidir.
Sonuç olarak, sokakta üstsüz dolaşmak, sadece yasal bir mesele değil, toplumsal bir mücadele alanıdır. Ve bu mücadele, her bireyin bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkını savunmakla ilgilidir.