Hurufiler Neye İnanır? Felsefi Bir Yaklaşım Felsefi Bakış: Hurufiliğin Derinliklerine Yolculuk Hurufilik, sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda insanın varlık, anlam ve evren ile kurduğu ilişkiyi derinlemesine sorgulayan bir felsefi hareket olarak da kabul edilebilir. Hurufiler, harflerin, kelimelerin ve sembollerin derin anlamlar taşıdığına inanan bir topluluktur. Bu inanç, insanın düşünsel ve manevi dünyasına dair kapsamlı bir perspektif sunar. Peki, Hurufilikte gerçekten neye inanılır? Hurufilerin inançları, dilin ve sembollerin gücüne dayalı olarak şekillenir ve bu anlayış, ontolojik, epistemolojik ve etik açılardan zengin bir tartışma alanı oluşturur. Hurufiliği anlamak, sadece yüzeydeki inançları görmekle sınırlı değildir. Onlar, dilin derinliklerinde saklı olan anlamların…
Yorum BırakGünlük Eğlence Yazılar
Hoyrat Nerede Görülür? Eğitimci bir bakış açısıyla, kültürel mirasımızın her bir parçası, bireylerin ve toplumların gelişiminde önemli bir rol oynar. Hoyrat, Türk halk edebiyatının önemli bir türü olarak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin izler bırakmıştır. Peki, hoyrat nerede görülür? Bu yazıda, hoyratın tarihsel arka planını, günümüzdeki akademik tartışmalarını ve kültürel etkilerini inceleyeceğiz. Hoyratın Tarihsel Arka Planı Hoyrat, Türk halk edebiyatında, genellikle dört mısradan oluşan ve ezgili bir şekilde söylenen bir şiir türüdür. Bu tür, özellikle Irak Türkmenleri arasında yaygın olup, Kerkük, Erbil gibi şehirlerde yoğun olarak görülür. Ayrıca, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde de hoyrat geleneği yaşatılmaktadır. Urfa,…
Yorum BırakHamilelikte Karabasan Gelir mi? Gece Gelen Misafir mi, Beynin Mini Komedisi mi? Hamilelik… İnsanlığın varoluşunun en büyüleyici ama bir o kadar da tuhaf yolculuğu. Bir gün sabah bulantısı, bir gün ani mutluluk krizleri… ve geceleri de “karabasan” adıyla bilinen o gizemli misafir kapıyı çalabiliyor. Evet, yanlış duymadınız: “Hamilelikte karabasan gelir mi?” sorusu, anne adaylarının Google’da sabaha kadar araştırdığı konulardan biri. Hadi gelin, bunu biraz bilimle, bolca espriyle konuşalım. 🌙👶 — Karabasan mı Dediniz? O da Neydi? İlk önce meseleyi tanıyalım: Karabasan, halk arasında uyku felci olarak bilinen, kişi uyanıkken bedeninin hareket edememesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Sanki bir şey göğsüne…
Yorum BırakDünyanın En Acı Biberi Adı Ne? Psikolojik Bir Mercekten Bakış İnsanların Acıya Karşı Duygusal Tepkileri: Bir Psikologun Merakı Bir psikolog olarak insan davranışlarını incelemek, bazen en sıradan gibi görünen olaylarda bile derin psikolojik dinamikler bulmamıza olanak tanır. Bu yazıyı kaleme alırken aklıma gelen ilk soru, neden bazı insanlar acı veren şeyleri sever? Biberler, özellikle dünyanın en acı biberi, insanlar üzerinde alışılmadık bir çekicilik yaratır. Peki, bunun ardında yatan psikolojik sebepler nelerdir? Çeşitli kültürlerden ve topluluklardan gelen insanların acı biberleri tüketme alışkanlıkları, sadece damak tadı ile mi ilgilidir, yoksa bilinçaltı bir ihtiyaç ve duygusal bir arayış da söz konusu mudur? Bilişsel…
Yorum Bırak1 Kara Mili Kaç cm? Mesafelerin Ötesinde Bir Yolculuk Hikâyesi Bazen bir mesafenin ölçüsünü öğrenmek, sadece matematiksel bir hesap olmaktan çıkar ve hayatın anlamını sorguladığımız bir yolculuğa dönüşür. Bu hikâyeyi yazarken tek amacım bir rakamı açıklamak değildi; aynı zamanda “uzaklık” kavramının insana neler hissettirdiğini, nasıl bir köprü kurduğunu da göstermekti. Şimdi sizi, yolların yalnızca kilometrelerle değil, duygularla da ölçüldüğü bir hikâyeye davet ediyorum. Mesafelerle Başlayan Hikâye: Elif ve Mert Elif ve Mert üniversitede tanıştıklarında ne mesafelerden ne de ölçülerden haberdardılar. Onlar için zaman kahkahalarla ölçülür, uzaklık ise sadece iki adım kadar yakındı. Ancak hayat, çoğu zaman olduğu gibi onları farklı…
Yorum BırakKunduracı Göğsü Genetik mi? Öğrenmenin Beden Üzerindeki Sessiz İzleri Eğitim, yalnızca bilginin aktarımı değildir; insanın kendini, bedenini ve çevresini anlama sürecidir. Her öğrenme deneyimi, bizi hem zihinsel hem fiziksel olarak dönüştürür. Bir eğitimci için öğrenme, sadece kavramları değil, insanı bütünüyle anlamaktır. İşte tam bu noktada, kunduracı göğsü gibi bedensel bir durum, yalnızca tıbbi bir olgu değil, aynı zamanda bir öğrenme alanı hâline gelir. Çünkü her bedensel farklılık, bir hikâyedir. Peki, kunduracı göğsü genetik mi? Bu sorunun yanıtı, genlerden çok daha fazlasını içerir: aileden öğrenilen duruşları, toplumdan alınan bakışları ve bireyin kendini nasıl “taşıdığını” da kapsar. Bedenin Dili: Genetikten Davranışa Kunduracı…
Yorum BırakHematolojik Kanser Ne Demek? Tarihin Derinliklerinden Günümüze Bir Hastalığın Toplumsal Serüveni Bir tarihçi olarak geçmişin izlerini sürerken, yalnızca savaşları, imparatorlukları ya da ideolojileri değil; insanın kırılganlığını da okurum. İnsanlık tarihi, bir bakıma bedenin tarihidir. Hastalıklar, uygarlıkların sessiz tanıklarıdır; kimi zaman bir toplumu dönüştürür, kimi zaman bilimin sınırlarını zorlar. Bu çerçevede, günümüzde sıkça duyulan bir kavram olan hematolojik kanser, yalnızca bir tıbbi olgu değil, insanlık tarihinin bedensel ve toplumsal dönüşümünün de aynasıdır. Peki, hematolojik kanser ne demek? Bu sorunun yanıtını bulmak için hem bilimin hem de tarihin damarlarında dolaşmamız gerekir. Kan ve Tarih: Yaşamın Sembolünden Bilimin Nesnesine Kan, tarih boyunca hem…
Yorum BırakSamuray Kime Denir? Disiplin, Onur ve Hizmetin Yaşayan Hikâyesi Kısa cevap: Samuray, feodal Japonya’da bir beye (daimyō) bağlı, hukuki statüye sahip, savaşma kadar yönetme ve hizmet etme sorumluluğu taşıyan, “bushidō” (savaşçı yolu) ilkeleriyle anılan profesyonel savaşçı sınıfının üyesidir. Bazen bir kavram kalbimize öyle yerleşir ki, sadece tarih kitabının sayfalarında değil, bugünün sohbetlerinde de yankısını duyarız. “Samuray kime denir?” sorusu da tam böyle. Ben de bu satırları, bir grup dostla aynı masadaymışız gibi, merakın peşine düşerek yazıyorum. Hadi gelin, köklerinden bugüne ve yarına uzanan bu hikâyeyi birlikte açalım. Samuray Kime Denir? Temel Tanım ve Yanlış Bildiklerimiz Samuray, yalnızca kılıç kuşanan bir…
Yorum BırakKandela: Bilimin En “İnsan Merkezci” Birimi mi? Kandela beni hep sinirlendirir. Evet, SI’nin temel birimi; evet, fotometri onsuz eksik kalır. Ama dürüst olalım: Kandela, ölçmeyi “gözümüze” göre ayarlayan, bilimi insan duyusuna zincirleyen bir uzlaşmanın adıdır. Peki bu iyi bir şey mi? Yoksa bizi LED pazarlamasının parlak ambalajına, yanlış tasarlanmış farlara ve “lümen mi, kandela mı?” kavgalarına mahkûm eden bir kısa yol mu? Kısa cevap: Kandela (cd), “belirli bir yönde yayılan ışık şiddetinin” SI temel birimidir; gözün gündüz görme duyarlılığına göre ağırlıklandırılmıştır. Neyin birimi kandela? (Kısa ve net) Kandela, bir ışık kaynağının belirli bir yöndeki ışık şiddetini ölçer. “Şiddet” burada duyusal…
Yorum BırakGüneşle Dostluk Kurmak: D Vitamini İçin Kaç Dakika Güneş Yeter? Güneş, insanlık tarihinin en eski yaşam kaynağıdır. Tarım toplumlarından sanayi devrimlerine, teknolojik modernleşmeden uzay çağımıza kadar geçen süreçte, insan hep onun ışığında büyümüştür. D vitamini ise bu kadim ilişkinin biyolojik simgesidir — güneşle beden arasındaki görünmez bağ. Ancak modern yaşamın kapalı mekânlara sıkıştığı çağımızda, bu bağ zayıflamaya başlamıştır. Peki, bu hayati vitamin için gerçekten kaç dakika güneş yeterlidir? Bu sorunun cevabı, yalnızca sağlık bilimlerinin değil, aynı zamanda tarih, kültür ve yaşam tarzının da bir kesişim noktasıdır. Tarihsel Arka Plan: Güneşten Gelen Sağlık Antik Yunan hekimleri, güneş banyosunu bir tedavi yöntemi…
Yorum Bırak